Okul Çağı Çocuklarında Bağışıklık / Uzm. Dr. Erdal IRMAK

Çocukların Bağışıklık Sistemi Macerası

Çocukların bağışıklık sistemi, ilginç süreçlerle seyreden önemli bir penceredir. Bağışıklık sistemi ve immun yanıtımız; genetik, çevresel etkenler, beslenme, allerjen maruziyeti ve radyoaktivite gibi birçok faktörden etkilenir.

Doğum öncesinde başlayan süreç, anne tarafından göbek kordonuyla aktarılan ilk antikorlar, doğum süreciyle başlayan antijen maruziyeti ve verilen antikor yanıtları ile devam eder. İlk yıllarında fazla hasta olmayan bebekler, aşılanma düzeylerine göre daha sık hasta olmaya başlarlar. Bu hastalıkların çoğu viral enfeksiyonlardır. İlk 2 yaş içinde, kalbimizin üstünde bulunan timüs bezi, geçirdiğimiz enfeksiyonlara karşı hafızası güçlü bağışıklık hücreleri üretir. Bu hücreler, hayatımız boyunca bizi korur. İlk 2 yaşta yapılan aşıların ömür boyu güçlü koruma sağlamasının sebebi budur.

Erişkin yaşta yapılan Covid aşılarının koruyuculuğu, bu yüzden o kadar güçlü değildi ve bu nedenle 3. ve hatta 4. tekrar dozları önerilmektedir. Okul çağına kadar, senede 6 kereye kadar her çocuğun hasta olması normaldir ve altında bir bağışıklık yetmezliği düşünülmez. Okul çağında ise bu sayı 10’a kadar çıkabilir. Özellikle okulun ilk senesinde sık hastalıklar beklenebilir; bu, bizlerin gözünü korkutmamalıdır.

Pandemi sürecinde büyütülen çocuklar, alerjiye yatkınlık açısından daha fazla risk altındadır. Eve kapatılan ve temizlik materyallerine maruz bırakılan çocuklarda alerji sık görülen bir problemdir. Okula giderken, bağışıklığı en çok destekleyen şey sağlıklı beslenme ve düzenli uykudur. Yaz tatili nedeniyle bozulan uyku düzeninin yeniden yerine getirilmesi gerekir. Uykuda bağışıklığı önemli kılan şey, melatonin hormonudur. Melatonin, içsel üretilen en sağlıklı formudur. Ekran maruziyeti, melatonin salınımını azaltır, bu yüzden uyku saatine dikkat edilmelidir. Uykuya dalmakta zorlanan çocuklara melatonin desteği verilebilir.

Sağlıklı beslenmenin temeli, kahvaltıdır. Sabah yapılacak kuvvetli bir kahvaltı, çocuğun ve bağışıklığın güçlü bir gün geçirmesine yardımcı olur. Kahvaltıda doğal bal, yoğurt, kaymak, yumurta, zeytin ve peynir mümkün oldukça verilmelidir. Çocuk bu yiyecekleri sevmiyorsa, tattıra tattıra alıştırılmalıdır. Akşam öğünlerinde, çorbalarına ilikli kemik suyu eklemek bağışıklığı desteklemek açısından değerlidir.

Okul çağındaki çocuklar, oyuncak paylaşırken bakteriyel ve viral floralarını da paylaşır. Bir çocukta hastalık yapmayan bir virüs, başka bir çocuğu hasta edebilir. Bunun sebebi, o çocuğun daha önce o virüsle karşılaşmamış olmasıdır. Karşılaşıp atlattıktan sonra, o virüsten öğrendiklerini hafızasına alır.

Bir virüsün vücudumuza ilk giriş yeri, burnumuz, gözümüz ve ağzımızdır. Bağışıklık sistemimiz de ilk yanıtı burada verir. IgA antikorlarımız ne kadar güçlü olursa, mikroplar o kadar kolay tanınır ve bulgu vermeden yok edilir. IgA sayısını artırmak için probiyotik, post-biyotik ve kolostrum içeren takviyeler kullanılabilir.

Alınan virüs yükü arttıkça, bağışıklık sistemimiz bir orkestra gibi çalışmalıdır. Bunun için sağlıklı beslenme, düzenli uyku ve stresin azaltılması önemlidir. Sağlıklı beslenmede eksikliğini çok çekmesek de, C vitamini, çinko, selenium bu uyumu desteklemek için önemlidir. Ayrıca Beta Glukan, Afrika Sardunyası, Karamürver, Resveratrol da bağışıklığı desteklemek açısından kıymetlidir.

Çocuklarımızın hasta olması bizleri üzüyor olsa da, hastalık sürecinin sağlıklı bir şekilde atlatılması ve çocuğun bağışıklık kazanımları ile çıkması en değerlisidir. Bu yüzden, hastalık sürecinde en ufak bir ateş durumunda hemen ateş düşürücü vermek yanlış bir tutum olacaktır. Süreci gözlemlemek ve pediatrist ile birlikte yönetmek değerli bir yaklaşımdır. Çevresel patojenlerin farkına varmak, çocuğun geçirmesi gereken hastalık süreçlerinin yararına olduğunu bilmeliyiz.

Uzm. Dr. Erdal IRMAK

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları

Önceki Yazı

Benzer Yazılar